- Anasayfa
- Soru Cevap
- İthaf Nedir
Sorunun resmini çek cevaplansın.
Soru Tarat
Sorunun resmini çek cevaplansın.
Sorunun resmini çek cevaplansın.
-
2 İthaf Nedir
"İthaf sorusunun yanıtı nedir?"
Henüz bu yazıyı takip eden yok.. -
17
En İyi
Cevapİthaf Nedir
İthaf birinin adına sunma, armağan etme demektir. Terim olarak ithaf; bir şair veya yazarın bir veya birkaç eserini, karşılık beklemeksizin, bir yakınlığı veya gönül bağı mevcut, üzerinde manevi bir hakkı veya saygınlığı bulunan ya da aralarında düşünce ve duygu birliği olan bir kişi ya da kişilere, bir topluluğa veya bir şeye adaması / sunması ve bunun bir ibare yahut yazıyla kitabın veya eserin başında belirtilmesidir.
İthafname Nedir
Bir eseri yazan sanatçı eserinin başına birden fazla cümleyle bir ithaf yazısı yazarsa buna ithafname denir.
Türk Edebiyatında İthaf
Sunu, adayış. Bir şair veya yazarın herhangi bir eserini bir karşılık beklemeksizin, bir yakınlığı, gönül bağı, üzerinde manevi bir hakkı veya saygınlığı bulunan ya da aralarında düşünce ve duygu birliği olan bir kişiye, kişilere veya bir topluluğa adaması / sunması ve bunun bir ibare yahut yazıyla kitabın başında belirtilmesi.Tanzimat’tan hemen sonraki yıllarda, Fransız kültüründen ve edebiyatından dilimize giren diğer kelime ve ıstılahlara bulunan “pratik” karşılıklar gibi, Fransızca “dédicace” kelimesini karşılamak üzere bulunmuş ve kullanıma girmiş olan ithaf, ilk defa Namık Kemal’in meşhur tiyatro eseri Vatan Yahut Silistre’de (1873) karşımıza çıkar.Edebiyat sözlüklerinde veya ansiklopedilerinde, adına ithaf denilen bir geleneğin edebiyatımızda Kutadgu Bilig’in(1069) yazılışıyla birlikte başladığı kaydedilir. Ne var ki,geçmiş dönemlerdeki söz konusu tutumla son yüz kırkyılda, yani edebiyatımızın yeni dönemi dediğimiz süreçtekarşılaştığımız ithaflarda önemli bir mahiyet farkı görülür.Divan edebiyatındaki bu tutuma tevşih demek daha doğrudur. İthafın aslî anlamından yani hediye etmekten yola çıkınca,evvelâ, ithafın karşılıksız olması gerektiğini belirtmeliyiz.Eski edebiyatımızda birinin adına tertip edilen ve elle yazılan tek nüshası bizzat o kişiye takdim edilen eserlerin hemen hemen bir karşılığı beklenirdi. Dahası, eser sahibi,eserini takdim ettiği kişiden ne beklediğini, üstü kapalı birbiçimde, eserindeki takdim manzumesinde veya kaydında ima ederdi. Bu, para ya da bir mevki / makam şeklinde tecelliedebilirdi. Hâlbuki yeni edebiyattaki ithaflarda, doğru bir ifadeyle, bu bahsin asıl konusunu teşkil eden ithaflarda,edebiyat adamının, eserini sunduğu kişiden maddî bir beklentisisöz konusu değildir.Klasik edebiyatımız döneminde, birinin adıyla süslenen yani tevşîh edilen eserin bir kitap bütünlüğü, hiç değilse bir risale formatı taşıması gerekirdi. (Bu bağlamda, mesnevileri ve kitap bütünlüğündeki telif ve tercüme mensur eserleri sayabiliriz.Gazel, terkib-i bend, kıta, rübai vb. gibi manzumelerin tek tek birinin adına yazıldığına / birine hediye edildiğine,bir yerine bir kayıt düşüldüğüne dair bilgiler yok elimizde.Adını andığımız manzumelerin yazıldıktan sonra bir devlet büyüğüne bir vesileyle okunması başka bir şeydir. Devlet büyüklerinin medhi için kaleme alınan kasidelerin durumu ise daha farklıdır.) Yeni edebiyatımızda, ithaf edilecek eser bir tek şiir dahi olabilir. Bir rübai, bir dörtlük bile ithaf edilebilmektedir.Divan edebiyatı içinde kaleme alınan kitap bütünlüğündeki hemen her edebiyat eseri, mutlaka bir devlet adamının / makam sahibi bir yüce kişinin adına tertip edilirdi. Şairin sağlığında tertip edilen divanları da bu gruba dâhil edebiliriz.Başka bir söyleyişle, böyle bir eserin takdim edileceği bir kişi olurdu / bulunurdu. Yeni edebiyat döneminde ise şair veya yazar, bazı eserlerini ithaf edebilir yahut hiçbirini ithaf etmez.Kadim edebiyatçılar, eserlerini genellikle bir devlet büyüğüne(padişah, şehzâde, sadrazam, vezir, şeyhülislâm, kazasker vb. gibi) yani mevki / makam sahibi birine takdim ederlerdi.Çağdaş şairler ise devlet adamları yerine beğendikleri, tesirinde kaldıkları, aynı sanat görüşünü paylaştıkları bir sanatçıya,edebiyat yolunda birlikte oldukları bir kalem erbabına ithaf ederler eserlerini.Klasik edebiyatımıza mensup şairler / nâzımlar, eserlerini takdim ettikleri ‘kişi’yi, aynı eserdeki bir manzumede (tevhid,münâcât ve na‘ttan sonra gelen bir medhiyede) bahsekonu ederler veya “sebeb-i telif-i eser” kısmında eserin kiminiçin yazıldığını bir şekilde söylerlerdi. Yeni dönem edebiyat adamı da, eğer eseri kitap bütünlüğünde bir çalışma ise ithafını kitabın kapağından sonra gelen ilk sayfalardan birine biribare / cümle veya birkaç cümlelik bir yazı şeklinde koyar.Eğer eser bir hikâye veya bir şiir ise ithaf, başlığın altında genellikle birkaç kelimelik bir ifade şeklinde, bir iki istisnadışında, en fazla bir cümle hâlinde yer alır.İthafların özellikleri
Bir edebiyat eseri, ekseriyatla bir kişiye ithaf edilir. Ne var ki, bir gruba, bir kuruma, bir derneğe, bir coğrafyaya,toplumu oluşturan insanların belli bir kesimine, bir meslek topluluğuna ve nihayet bir millete ithaf edilen eserler de vardır. İlk akla gelen ve çoğumuzun bildiği örnek, İstiklâl Marşı’mızın, ‘Kahraman Ordumuza’ ithaf edildiğidir.İthafların bir kısmı sadece bir kelimeden ibaret olabilir.Âdeta rumuz gibi. Bunun aksine bazı ithaflardaki ifadelerden,eserin sunulduğu kişinin kim olduğunu anlamakmümkündür. Nadiren de olsa, edebiyat adamı, eserini ithafettiği kişinin kim olduğunu ve ithafının gerekçesini bir notla açıklayabilir.İthaflardan yola çıkarak sanatkârın “muhit”ine dair ipuçları yakalamak dahası bir fikir sahibi olmak mümkündür.Herhangi bir edebiyatçının eserlerini ithaf ettiği isimleri bir araya getirdiğimizde, aşağı yukarı nasıl bir muhitte yaşadığı tahmin edilebilir; ‘dost halkası’na dair bazı bilgilere ulaşılabilir.Bir kişiye ithaf edilen eser (roman, hikâye, şiir vd.), o kişi içinyazılmış demek değildir. Yani söz konusu eserin tematiğiyle /konusuyla ithaf edilen kişi arasında bir bağ kurmak gerekmez.Daha açık söylersek, birisi için eser yazmak ithaftan bambaşkabir şeydir.İlhan Berk’in iki şiirini ele alalım: Berk “Serseri Huylu Gemiciler” şiirini Sait Faik Abasıyanık’a ithaf etmiştir.Şiirde Sait Faik’e dair tematik izler aramak boşunadır. Şiirin içeriği gemicilere hasredilmiştir. İlhan Berk’in üç bölümlük“Sait Faik” şiiri ise, şiirin imkânları içinde, büyük hikâyeciyedair izler, akisler hatta sesler taşır; O’nu imâ eden ifadelerle örülmüştür şiir. Açıkçası şiirin özünde Sait Faik vardır. Bu bağlamda, tekrar gibi gelebilir, fakat şunu da açıklamak gerekiyor; ithaf edilen kişi ile ona ithaf edilen eserin içeriği arasında bir ilişki kurmak zordur. Belki bazen derinlerde veya çok üstü kapalı bir ilişki bulunabilir, ama bunu okurun ‘keşfedebilmesi’ imkânsız olabilir. Bazen de, bu ‘içerik’ ilişkisi, şair veya yazarla eserini sunduğu kişi arasında bir ‘şifre’dir.Bunu,söz konusu iki kişiden başkasının bilme şansı yok gibidir. Bizim bu araştırma boyunca gördüğümüz, böyle bir muhteva ilişkisinin ithafın mahiyetinden olmadığıdır.Bazı eserler, özellikle şiirler dergilerde yayımlanırken birine ithaf edilmiş, sanatçı bunları kitaplaştırırken ithafları koymadığı olmuştur. Bu durumun aksi de söz konusu olabilir;yani ilk yayımında herhangi birisine ithaf edilmeyen bir şiir,bir yazı kitaplaşırken birine ithaf edilebilir.
İthaf Çeşitleri
A. Doğrudan İthaflar
1. Kitap İthâfları2. Şiir İthâfları3. İthâfnameleri4. Şiir Başlığı Olarak İthâflarıB. Dolaylı İthaflar
1. Mektup /Tebrik Şeklindeki İthâfları2. Resim Arkası İthâflar3. Hatıra İthâflar4. İlham İthâflarKaynak: Prof.Dr.Turan Karataş / Edebiyat Terimleri Sözlüğü
Soru Tarat
Soru Tarat
Sorunu tara hemen cevaplansın.
Bu Cevaptaki Alt Başlıklar
Kitaptan sorunu tara cevaplansın.
Cevap Yaz
* Cevabınız incelendikten sonra yayınlanacaktır..